Orizonun Ötesi, “Kenar Notları” ya da bir “selfie” – Metin Şenergüç
£25.00
Kitap Hakkında
15 Aralık 2018 tarihinde Londra’da kalp krizi sonucu yitirdiğimiz Metin Şenergüç sürgün yaşamında çocukluk hayalini, sanatçı olmayı başardı. İngiltere’nin en iyi sanat okullarında eğitim gören Şenergüç, toplumumuzun bir elin parmaklarını geçmeyen ressamları arasında yer aldı.
Orizonun Ötesi‘nde Metin Şenergüç’ün sanata, sanatçıya, yaşama, insana dair çeşitli duygu durumlarına ilişkin yazdığı aforizmalara sanatçının bazı resimleri de eşlik ediyor. Şenergüç kitabın önsözünde bunu şöyle açıklıyor: “Yıllar önce sözcükler yerine, sadece çizgilerden oluşan bir günlük tutuyordum. Bu defa, düşüncelerle ‘çizilmiş’ bir günlük yapmak istedim. Aforizmalar, çizgilere en yakın formattır. (…) Kitapta yer alan resimler çeşitli dönemlere ait çalışmalarımdan oluşuyor. Bunlar ne metnin illüstrasyonları ne de yaptığım çalışmaların teorik açılımları: resimler, genellikle düşünceleri doğuran ya da onlarla birlikte, yaratma sürecinde ortaya çıkan görsellerdi.”
Orizonun Ötesi, “Kenar Notları” ya da bir “selfie”, Metin Şenergüç’ün, aforizmalarıyla resimlerini sanatın evrensel diliyle buluşturduğu ve kendi deyimiyle düşünce derlemelerini bir araya getirerek bir “otoportre”ye, “düşünsel bir selfie”ye dönüştürdüğü bir yapıt.
Yazar Hakkında
METİN ŞENERGÜÇ ANISINA
Metin’in aramızdan ani ayrılışı Londra’da yaşayan dostları arasında derin üzüntü yarattı. Benzer duyguları paylaşan İzmirli yoldaşları ve ailesi kalabalık törenle onu yolcu etti. Artık okumaya, yazmaya, çizmeye ve özgürlüğe doymadan sessiz sedasız mezarlığın bir köşesinde ebedi uykusunda.
Metin son nefesini verene kadar yeteneklerini kullanarak, göz nuru dökerek yarattığı eserlerini bize bıraktı. Üç bin makale ve yüzlerce tablosuyla ona bakabileceğiz, onunla konuşabileceğiz ve onu her zaman yanı başımızda hissedebileceğiz. Sergide halkın beğenisine sunulan tablolarının her biri inceliğin ve zarafetin güzel örnekleri olduğunu anlayacak ve onlarla hasret gidereceğiz.
Metin, yakın tarihimize damga vuran sanat akımlarını ve kültür politikalarını felsefi ve politik argümanlar eşliğinde kendine özgü yöntemlerle çağdaş sanat vizyonunu Londra’daki yaşamı boyunca geliştirme gayreti içindeydi. Sanat eğitimini İngiltere’nin en prestijli üniversitelerinde yapmakla kalmadı aralıksız çalışarak sanatçı kimliğini ileri boyutlara taşıdı.
Metin, yaşamakta olduğumuz dönemin şartlarını doğru kavrayan, uzay çağında, teknoloji çağında, bilgi çağında, hep karşımıza çıkan, fikirlerin, zevklerin, beklentilerin çeşitliliğini ince hünerle çizdiği tablolarına yansıttı.
Karmaşık ama değerli bir varlık olan insanın ruhsal derinliklerine girmeyi amaç edinen Metin, SIKINTI – BOREDOM konseptine çalışmalarında geniş yer verirken, sessiz estetiği, zamanı, ölüm ve yaşamı, karanlığı kendi tarzıyla tablolarına aktardığı gibi, “sokakta sanat var, sanat benim silahım, sıfır noktasından sanata yeniden başlamak” sanatsal felsefeye ilgisi de çok fazlaydı.
Yazıp bitirdiği ama basmaya ömrünün yetmediği “Orizonun Ötesi” kitabında şunları yazar: “Sanat, ‘güzellik’i aramaktır” der bazıları. Oysa güzellik, yer ve zamana göre değişir. Orizon çizgisi gibidir, yaklaştıkça kaçar güzellik”.
Metin, sanatında ve politik analizlerinde her zaman bu diyalektiğin mantığına uydu. Bir nehir gibi durmaksızın sürekli akıp giden bir yöntem izledi. Kitabının önsözünde “Orizon çizgisi bir sona değil, arayışın sürekliliğine işaret eder” derken sonsuzluğa doğru akıp giden bir değişime olan sarsılmaz inancını vurgular.
Mutlak güzellik, orizonun arkasındadır. ‘Güzel’ yansız değildir; kimin kullandığına göre, bazen gizlenir, bazen de açığa çıkar. Sanatın çabası orizonun arkasına geçmektir; Yine de bunun bir ‘Sisifos eylemi’ olduğunu bilir.
Ürünleri ve kendisi hakkında çok az şey söylerdi. Çünkü o sanat dünyasının merkezindeydi. Bilinmezle bilinenin, sezilenle kavrananın, içten gelenle bilinç ürünü olanın, anlaşılması güç, karmaşık, anlaşılması zor bir yerde konumlanmıştı. Evi atölyesiydi onun, duygu ve düşünce dünyası, baştan sona bütün yaşamıdır, onurlu, duygulu kişiliğinin yanında çok ince bir insandı, sanatı neyse kendisi de öyleydi. Yapılan eleştirileri kendi içinde yalnız dünyasında tartışır, irdeler, sonuçlar çıkarmaya çalışırdı, en acımasız eleştiriyi kendine yöneltirdi. Ve kahrolası bir gecenin ortasında, yine yalnızken, ansızın ölüme yenik düştü.
Bir ressam, bir heykeltıraş, bir anlatı yazarı olan Metin, aynı zamanda yaratıcı bir politik analizciydi. Çok fazla emek ve zaman harcayarak yarattığı “Yandaş Faşizm” makalesiyle şimdi toprağında gömüldüğü ülkesini tahrip eden AKP faşist rejimini ilk ve doğru analizini yapan kişiydi. Politik rejimin zorbalığına rağmen emeğin hakkı olan uygar bir yaşam, adalet, hak eşitliği savaşım veren insanların direnişlerine yakından ilgilenir araştırırdı. “Gezi” ve “Sarı Yelekliler”in direnişlerini ölmekte olan eskinin yerini alacak yeninin doğum sancıları olarak görmüştü. Özellikle ülkede müzminleşen karamsarlık, umutsuzluk, öngörüsüzlük, ülkeden habersizlik hastalığını acımasız eleştirir umutsuzluğu yıkacak direniş kıvılcımı olmak için gerekirse kendisini en önde feda etmeye hazır olduğunu açıklamaktan çekinmezdi.
Ölüm, bir sanatçımızı, bir sanat düşünürümüzü ve özgürlük savaşçısı bir yoldaşımızı aramızdan aldı gitti. Ölüme inat onu eserlerinde ve kavgamızda yaşatmaya devam edeceğiz.
Sümer Erek, Rıfat Güler ve Mehmet Taş
……………………………………………………………………………………………………………………………………………..
- Language : Turkish
- Paperback : 102 pages
- ISBN-13 : 978-1-913961-32-9
If you have a problem adding your book to the cart, please refresh your page and wait a while.
BUY AT AMAZON UK
BUY AT AMAZON.COM
Reviews
There are no reviews yet.